RIFKIN' ın FESTİVALİ, SALİNGER YILIM, ÇOK SATANLAR
![Resim](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyrDm9duk0737OPQvSHB-9YfhU-XBYUO5eHcuu8PWd3CKtLByO3B4JILFNWA4LTvPWO_TbwPugP6Wqx2EKu3qP6FAoZLcwp6ZIaH9P8UKC45eYklzSbdB9EmM840LYuq7ybfheitKr_HrLNGk5JcY659AVhrvDssJRwUu2UASaNdn_DjRs-rqUC0G_ow/s320/0ac3838e-bb80-4de4-8246-50a90acecde0.jpg)
Bazen boş yapmak istediğiniz zamanlar oluyor mu? Hiçbir şey düşünmeden öylece bakmak isteriz, durmak isteriz. Canımızı sıkmayacak, herhangi bir şey hissetmeden, tek duyumuzla takip edeceğimiz şeylerle ilgilenmek isteriz mesela. Ben öyle zamanlarımda kitaplarımı da bir kenara bırakıp elimin altında ise film izliyorum genellikle. Spor yapmak da beyni resetleyen bir aktivite ama bazen ona bile hazırlık yapmak istemediğim oluyor. Dün öylesi bir anımda bir şeyler bulup izlemek için bakınırken birbirinin de paralelinde duran senaryoları olan üç filme denk geldim. Aklımdayken biraz onlardan bahsedeceğim. Üçü de mizahla ikili ilişkilerin dinamikleri üzerinde dururken edebiyat ve sanata değinen yapımlardı. En sevdiğimse Rifkin' in Festivali oldu. O sebeple önceliği ona veriyorum.