KENDİN YETİŞTİR KENDİN YE

 Yaz mevsiminin en çok sevdiğim imkanlarından biri deniz - kum - güneş kutsal üçlüsünün yanı sıra doğal yaşamı daha fazla sağlayabilmesi.
 Yediğimiz meyvelerin çeşitliliği, sebzelerin organik olma olasılığı yazı benim nezdimde vazgeçilmez kılıyor.  Hele bir de kendi yetiştirdiğini sulayıp  , toplayabiliyorsan  nimetin ta kendisi bu besinler.
 Bu aylarda fırsat buldukça sahil kentlerine göçen ailelerimizin yanına kaçıyoruz. Bu esnada da onların özenle baktıkları bahçelerine bir güzel ortak oluyoruz. Sabah kahvaltısına domates koparmak, olmazsa olmazım semiz otlarımı toplamak öğünlerime daha da lezzet katıyor.
  Bu ayrıntılar okul yıllarımda sıkıcıydı benim için.  Gezmek , yüzmek , uyumak varken ne uğraşılır ki bunlarla derdim. Şimdilerde kendin yetiştir kendin ye zihniyetini sevsem de  aynı yerde uzun süre kalmak çok iyi bir fikir gibi gelmiyor. Daha çok yer görüp bilmek adına tabi ki. Ama ileri ki yaşlarda ,tanıdığım birçok insanda olduğu gibi bu düşünce küçük bir sahil kasabasına yerleşip orada ekelim biçelim denizin, doğanın tadını çıkaralım fikrine dönüşecek gibime geliyor. Şehir tekdüzeliğinden , sıkış tepişliğinden kaçmak için kendimizi daha sakin ve temiz yerlere atmak isteyeceğiz muhtemelen. Aileleri anlamak olası o yaşlarımızda.
 Şuan dahi gıdalarımızın , kullandığımız eşyaların daha katkılı daha yapay oluşu bizi bu düşüncelere iten en önemli etken aslında. 
   İşin özü şöyle ki; doğal olan en güzeldir .



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTALYA GÜNLÜĞÜM - Napoli, Pompei Kenti, Sorrento Sahilleri

ANIT AĞAÇ

BİR ANNEANNE SÖZLÜĞÜ