İTALYA GÜNLÜĞÜM - Napoli, Pompei Kenti, Sorrento Sahilleri


    Turumuzun ilk gününde otelimize akşam 22:00 civarı döndük. Ayaklarımızı daha ilk günden hissetmez haldeydik. Gözümüz akşam yemeği görecek gibi değildi. Vurduk kafayı yattık.

    Ertesi sabah yine 07:00 da uyanıp , kahvaltı faslından sonra kaldığımız yerden devam ettik yolumuza.

     İlk durak Sorrento Sahilleri' ydi.  Manzarası göz alıcıydı. Çok sayıda yat demir atmış körfezin tadını çıkarıyordu.
  





       Sorrento; Napoli 'ye 1 saat uzaklıkta  Amalfi bölgesinde bir sahil kasabası.  Dik yamaçlar üzerine inşa edilmiş .  Denizi nasıldır bilmem ama manzarası muhteşem.  Kasabaya girip gezmedik ancak manzaraya karşı bir iki fotoğraf çekip kıyıya göz gezdirip  yola çıktık.

      Unutmadan;  Limoncello  denilen limon likör oldukça meşhur ve sık tüketilen bir içki.





      Bir sonra ki durağımız Pompei  şehrine gitmeden önce öğle yemeği için mola verdik. Girdiğimiz restoranda garsonlar çat pat türkçe sözcüklerle sipariş alıyorlardı. Bir de ne yiyeceğini düşünmeye kalkarsan beklemeden gidiyorlardı. Gerçi çok da düşünmemize gerek yoktu çünkü menü belliydi. Başlangıç spagetti,
sonrası salata , ana yemek için ise iki seçeneğimiz vardı  mozzarella peynirli pizza yada kalamar.  Kalamara bayıldık. Yemeği bitirip bolca karbonhidrat depolayıp restorandan ayrıldık.





     Kısa süre sonra   Pompei  kentine gelmiştik. Bulunduğumuz tarihler sıcak olduğundan  şapkalarımızı takıp gezimize başladık.

                               


    Pompei ; Napoli ' ye yakın antik Roma kenti.  1700 yıl boyunca kayıp olan kent  1748 yılında tekrar keşfediliyor. Kazılar Roma imparatorluğunun yaşayışına ait bir çok ipucu veriyor.

   Çocukken  okuduğum bir derginin bölgenin yanardağ sonucu yok olduğunu ve canlıların bedenlerinin taşa dönüştüğünü yazdığını hatırlıyorum. Hatta anne çocuğunu korumaya çalışırken taşlaşmış bir fotoğraf eklenmişti yazının altına .   Aklımda hep taşlaşmış bedenlerle dolu bir şehir olarak kalmış Pompei.



    Pompei 'nin başına gelenler şöyle ;  Şehir , 24 Ağustos 79 tarihinde aynı zamanda ulusun babası sayılan Augustus 'un  ölüm yıl dönümünde Vezüv Yanardağının iki gün süren faaliyeti sonucu depremle yerle bir olmuş ve beraberinde volkanik kül ve lavların altında  kalmıştır. İnsanlar ve diğer canlılar hem havada ki külleri soluyarak hem de kül yığıntılarının altında kalarak boğulmuşlardır. 




    Havanın ve nemin az olması şehrin durumunun korunmasını sağlamış ve ilk kazılar esnasında ise cansız bedenler alçıya alınarak saklanabilmiştir. Bebek , hamile kadın, köpek  gibi , dua eden insan bedenleri günümüze kadar getirebilmiştir alçılama yöntemi.





     Pompei o zamanlar ticaretin yapıldığı , %60 ı zengin  % 40 ı köle  nüfusundan oluşan bir liman şehriymiş.  Kanalizasyon kanalları, yürüme sistemi , amfitiyatrosu, stadyumu ve limanı olan büyük ve gelişmiş bir kent Pompei. 





   Günahlar şehri denmesinin sebebi ise cinselliğin ön planda olması. Şehirde genelev sayısı epeyce .  Liman ve ticaret şehri olması genelev sayısının fazla olmasına sebep olabileceği söyleniyor.

   Anlatılana göre de Pompei halkı o kadar zenginmiş ki yattıkları yerden yemek yiyor  doyduklarında yediklerini kaz tüyü ile kusup kaldıkları yerden yemeye devam ediyorlarmış.




  Şehir günümüze kadar  neredeyse olduğu gibi gelmiş. Yaşayışı gözünüzün önüne getirmek hiç zor olmuyor.  İtalyanın en çok turist çeken bölgelerinden biri Pompei  ve UNESCO 'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.




       Uzun ve dikkatli bir Pompei gezisinden sonra soluğu Napoli ' de alıyoruz.


         Napoli ' de aracımızdan indiğimiz gibi  Galeria Umberto 'ya giriyoruz .



     Ama bu mermer ve sütunlarla inşa edilmiş güzelim alışveriş  merkezinde  talihsizlik o ki günlerden pazar olduğundan hiç açık mağaza bulamıyoruz. 


Galeri Umberto kapalı çarşısı - Yapim 1900
 


   Camekanların merkezinde  ( zeminde burcumuzu bulup üzerinde tek ayak üstünde döndükten sonra= dileğin gerçekleşiyormuş  )  5- 10 dk vakit geçirip Napoli sokaklarına yöneliyoruz.




  Butikler , barlar , cafeler hatta kebapçılarla dolu bir sokakta  yürüyoruz. Adım başı işportacı görüyoruz. Napoli kozmopolit yapısını; yoğınluğu , göçmen profili ve sokak yaşantısıyla gözümüze sokuyor adeta.



   Gezimiz esnasında grubumuzdan bir iki kişi gezdikleri sokakta gasp olayıyla bile karşılaşıyor. Zaten Napoli de bunu ön görmek mümkün.
     Buna rağmen güzel ve tarih fışkıran bir şehir.



Napoli Krallığı Sarayı


      Napoli ; Roma ve Milano ' dan sonra İtalya'nın 3. büyük şehri. Tarih , sanat, kültür ve astronomi yönünden önem taşıyor. Ayrıca İtalya 'nın nüfus yoğunluğu en fazla olan şehri. 


Şehir merkezi Piazza Plebiscito


  Napoli Krallığı başkentliği yapması nedeniyle de çok büyük önem taşımakta. UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alıyor .



       Nihayetinde kahve molası veriyoruz  ve Gambrinus adında bir pastanede dinleniyoruz . Espresso yanına içinde rom olduğunu düşündüğümüz BABA' diye bir tatlı yiyoruz. 




     Lezzetli ve hafif bir tatlıyla gezimizi sonlandırıp buluşma noktamıza gidiyoruz.



     Otele geldiğimizde çok vakit kaybetmeden uyku modumuzu alıyoruz. Çünkü bir sonraki gün Pisa ' da olacağız.  


   


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANIT AĞAÇ

BİR ANNEANNE SÖZLÜĞÜ