İTALYA GÜNLÜĞÜM - Slovenya
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpbjBMtdroLZY03EESvj3hvWdK3hPFOcYTVemCQRNhYoeUdcC4b1J4lQ90SGCVbOCulv4UyVL7zZIXt2JN9Hqv51X5Q-gXMLDxN0jOBZ_2giz4leFxsI_K73lpQk8VAcpRidvCRvE0SZ9F/s320/20160825_163101.jpg)
Hazırlandık , kahvaltı salonuna indik. Gözümüz televizyona takıldı. Meğer yer yerinden oynamıştı uyuyor olduğumuz saatlerde. Tam anlamıyla yer yerinden oynamış 25 Ağustos gecesi İtalya'nın Perugia kentinin güneyinde 6.2 şiddetinde deprem olmuştu ve 300 e yakın ölü vardı. Turizm bölgesi olması çok sayıda ölü ve yaralı olma olasılığını arttırıyor ve korkutuyordu . Açıklamalar bölgenin yerle bir olduğu yönündeydi.
Ayrıca bu deprem İtalya için son yılların en olağanüstü durumuydu. Bölgede neredeyse tamamen yıkım olmuştu. Ciddi can kaybı ve hasar vardı. Çok sayıda insan enkaz altındaydı. Haber alınamayanların sayısı da bir hayli fazlaydı. İtalyan devleti yas ilan etmişti. Şoklanmış durumdaydık, moralimiz yerle bir olmuş vaziyette bir iki lokma yedik, yemedik yola çıktık.
Yol boyunca gündemimiz depremdi. İtalya bir çok konuda huzurlu bir devletti , deprem onları ( hele ki böylesi kayıp yaşadıkları ) bir anda tepetaklak etmişti. Hepimiz üzgündük. İnternete bağlanabildiğimiz müddetçe , rehberimiz aracılığıyla da bölgeden haber almaya çalışarak yolumuza devam ettik.
Yol boyu sağımız solumuz yemyeşil arazi üzeri müstakil evlerle doluydu. Düzenli , temiz ve yeşil mavi uyumunun en güzel halini gördüğümüz Slovenya' da başkenti Ljubljana' ya doğru ilerliyorduk.
Bu huzur dolu manzara karşısında atmosferimiz biraz dağılmıştı.
Slovenya; Orta Avrupa' nın güneyinde yer alıyor. Batısında İtalya, güneybatısında Adriyatik Denizi, güney ve doğusunda Hırvatistan, kuzeydoğusunda Macaristan, kuzeyinde ise Avusturya bulunmakta.25 Haziran 1991 ' de bağımsızlığını ilan etmiş, 1 Mayıs 2004 'de Avrupa Birliği'ne katılmış.
Bir süre sonra Ljubljana 'ya ulaştık ve indiğimiz yerden binmek üzere otobüsten ayrıldık.
Ljubljana da kısa sürede tüm şehri gezebilirsiniz. ulaşım çok rahat. İnsanları sıcak kanlı ve kıpır kıpır . Hemen her köşede dans eden, şarkı söyleyen ya da enstrüman çalan birilerini görebilirsiniz. Hatta Türklerle rahatlıkla karşılaşabilirsiniz. Rehberimizin söylediğine göre Türkiye' den öğrenim amaçlı bir çok genç Ljubljana' ya gelebiliyormuş.
Burada bulunduğumuz bir kaç saatlik süre içerisinde nehrin, doğanın ve tarihinin tadını çıkarıp, salına salına yürüdük şehirde.
Ljubljana Kalesi'ne çıkmak üzere Füniküler e yöneldik ve giriş ücreti olarak kişi başı 7,5 Euro ödedik.
Kaleden inip Ejderha Köprüsüne doğru ilerledik. Köprü trafiğe açık durumdaydı. Her iki yanında da Ejderha figürünün bulunduğu köprüye geldik. (Ejderha mı? En sevdiğim😍) Ejderha figürü şehrin simgesi durumunda. Kesinlikle görülmeye değer.
Buradan Preseren Meydanına ulaşıyoruz. Meydan tam şehrin merkezinde. Fransız Kilisesi meydanda ki en önemli yapılardan biri. Kalabalığın burada yoğunlaştığı meydanda çeşitli dans gruplarıyla karşılaştık ve eşlik etmeden duramadık kendilerine.
Üçlü Köprüden geçerek hediyelik eşya ve seyyar lokantaların olduğu bir bölüme geldik.
Burada öğle yemeğimizi yemek üzere hepimiz tercihimize göre sipariş vermek için dağıldık. Ben ve eşim; balık, salata ve içecek menüsü alıp ortak bir masada grubumuzla buluştuk. Menülerimize kişi başı 6 euro ödedik. Hala yediğim en lezzetli salata ve balık olduğunu düşünüyorum. O ekşi sos ve zeytinyağı uyumu... Anlayamazsınız! 😊
Yemek molasında dinlenmiş de olduk. Belediye Binasına doğru harekete geçtik.
Otobüsümüz yol üstünde bir saniye bile oyalanmadan bizi alıp Bled Gölü'ne yöneldi. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra otobüsümüzden ayrılıp Bled' e geldik. Bled Gölü ve çevresinin masalsı güzelliğine hayran kaldım diyebilirim. 'Ben burada yaşarım yeeaaaa' söylevleriyle gezindik etrafında. Abartısız güzel işte.
Göl ormanın içinde, etrafı ise güzelliğine ve manzarasına zarar vermeyen butik otel, ev ve cafelerle çevrili. Buzul gölü olan Bled Gölü'nün ortasında küçük bir adada kilise var. Şöyle bir gelenek varmış; iyi bir evlilik için 99 basamağı kucağında gelinle çıkarmış damat. Turizmin en yoğun olduğu bölgesi aynı zamanda. Olmayacak gibi de değil muhteşem bir manzara mevcut.
Grupla Kavarna Park adında bir cafede buluştuk. Gelmeden önce "Bled' de Bled keki yemelisiniz" önerisi okumuş olduğumuzdan biz de hemen bir tane sipariş verdik. Bahsedildiği kadar lezzetli ve hafif bir tatlı. Evde kolayca yapılabilir de. Biraz sohbet edip, dinlenip cafeden ayrıldık. Tabi Bled'den de . Ayrılmak işime gelmediğinden hep birlikte ayaklarımızı sürüye sürüye otobüsümüze döndük.
Huzur dolu Bled' i ve doğa harikası Slovenya' yı arkamızda bırakıp -iyi ki bu ekstra tura katılmışız- düşüncesiyle Verona' ya otelimize çok geç olmadan ulaştık.
Odaya gitmeden önce Roadhouse Grill Treviso' da ve Verona da son akşam yemeğimizi yemeye karar verdik. Ertesi sabah erkenden otelimizden ayrılacağımızdan bizimle iki gündür çok samimi ilgilenen restoran görevlisiyle vedalaştık. Benim için duygusal anlardı bunlar. İki günde restoranı ve çalışanlarını benimsemiştim. Bir de veda konuşması olunca gözlerim doldu resmen. Hemen bir sahiplenirim kişileri, mekanları. Veda sonrası otelin yakınında biraz yürüyüş yapıp, odamıza döndük. Hemen uyumalı son günümüze Venedik için enerji depolamalıydık.
Yorumlar
Yorum Gönder