Guillermo Del Toro' nun Pinokyosu

                                                    

 '' Yalanlar tıpkı burun gibi söyledikçe uzar. Ve yalan söyleyen dışında herkes onu fark eder.''  diye  öğütledi Gepetto  usta.

     Guillermo Del Toro's Pinocchio...

    Alıştığımız  Pinokyo filmlerinden farklı olarak, kalbine dokunan öte  yandan huzurlu izleme keyfi veren bir  yapım olmuş yönetmen Guillermo del Toro' nun  Pinokyosu.

   Stop motion tekniği ile 2008  yılından bu yana süren  çalışmanın ürünü bir film. Müzikal ağırlıklı, animasyonsa da bu sefer hedef kitlenin çocuklar olmadığını söylüyor yönetmen . 


  Ezberimizi bozan Pinokyo' nun hikayesi şöyle başlıyor;

  İtalya iç savaşının ortasında oğlu ile yaşayan marangoz Gepetto savaşın en ağır, en korkunç yükünü taşımak zorunda kalır. Oğlunun içinde olduğu kilise bombardımana tutulur. Yaşlı marangoz  bu bombardımanda oğlunu yitirir. Gepetto oğluna duyduğu özlemle yaşam savaşı vermeye başlar. İsyanını odun yontarak dile getirir. 

   Bir sabah uyandığında, Peri' nin marangoza iyi geleceğini düşündüğü ve bu sebeple   hayat verdiği kütük  Pinokyo ile karşılaşır. Ayrıca Peri,  şahsına münhasır yazar cır cır böceğini de Pinokyo'ya göz kulak olması için tayin etmiştir. 

  Tahtadan çocuk Pinokyo hem Gepetto' nun tekrar hayatına anlam katmış hem de iyi bir çocuk olmak için çabalarken körü körüne sistemin bir parçası değil, sorgulayan, başkaldıran bir bireye dönüşmeye başlamıştır.


   Filmin en can alıcı noktası ise Mussolini 'nin faşist İtalya' sından yola çıkarak diktanın toplumları nasıl yüz yıl geriye götürdüğüdür. Bununla beraber film  savaşın yıkıcı sonuçları, çocuklarda bıraktığı bitik psikolojileri, içi boş ideolojilerin doğurduğu sağlıksız toplumsal sorunları vurgular. En temelde de yalan söylememenin erdemliliği, herkesi olduğu gibi kabul edebilmeyi, iyi evlat iyi insan iyi baba olma üzerine naif  ve etkileyici mesajlarının olmasıdır.


   Filmin sonunda Pinokyo etten kemikten bir insana dönüşmez. Gepotto usta ve  cırcır böceği ile onların ömürleri boyunca yanlarında olduğu bir hayat sürer. Gerçek bir çocuk olmadığı için de onları uğurladıktan sonra dünyayı gezme hayali ile yola koyulabilir. 


    Oscar ödüllü yönetmen bir röportajında şöyle söyler :

  '' Benim için Carlo Collodi' nin Pinokyo'su var, Walt Disney' in Pinokyo'su var ve Guillermo Del Toro' nun Pinokyo' su var. Çünkü benim için ilginç olan şuydu; itaati kutsamak yerine itaatsizliği kutsayan bir Pinokyo yapabilir miyim? İtaatkar olduğu için sonunda gerçek bir çocuğa dönüşmek zorunda kalmadığı bir Pinokyo yapabilir miyim?''

    Günümüze kadar gelmiş bütün   Pinokyolardan farklı ve cesur oluşu hikayenin finalinde de göze çarpar. Çünkü o Guillermo Del Toro' nun Pinokyosudur. 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTALYA GÜNLÜĞÜM - Napoli, Pompei Kenti, Sorrento Sahilleri

ANIT AĞAÇ

BİR ANNEANNE SÖZLÜĞÜ