KIBRIS'IN ACI LİMONLARI - 6 (Lawrence Durell)
Girne' ye gitmek üzere Lefkoşa' dan ayrıldık. Bugünkü gezimize gastronomi durakları da eşlik edecekti.
Kapalı olmasaydı günlerce sayıkladığım Othello Kalesi ilk güzergahımız olacaktı. Ancak minik bir hayal kırıklığı ile Girne Kalesine yöneldik.
Othello Kalesi; Gazimağusa' nın görülmesi gereken en önemli yerlerinden birisi. Çevresi hendeklerle dolu olan bu kale aslında şehri korumak için inşa edilmiş bir kale. Döneminde şehre giriş buradan oluyormuş. Venedikliler tarafından güçlendirilmesi ve derin hendekleri sayesinde 'Geçilmez kale' olarak bilinmiş. Shakespeare' in 1603 yılında yazdığı ünlü eseri adını bu kaleden almış. bu oyun Kıbrıs' ın liman şehrinde can bulmuş.
Girne Kalesi rotamızın ilk yapısıydı. Büyük, şahane, görkemli bu kaleye oldukça zaman ayırmak gerekiyordu.
Kale; 7. yy' da şehri Arap denizcilerin tehdidinden korumak için inşa edilmiş. Her dönem ele geçirileni tarafından revize edilmiş. Bizans dönemine ait dört kule yapısı Lüzinyanlılar tarafından genişletilmiş. Ancak Venediklilerin eline geçmesi ile bugünkü halini almış. Venediklilerle beraber girişteki asma köprünün yerini korumalı kale kontrol kapısı almış.
Şuan Açık Hava müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlayan kale, sarnıç, zindan , müzeler, kilise ve şehri, limanı panoramik olarak gören kale duvarlarından oluşuyor. Denizcilik tarihi için önemli kalıntılar, eşyalar olan Batık Gemi Müzesi de kalenin eşi benzeri olmayan bölümlerinden birisi.
Bu müzede adından anlaşıldığı gibi Kıbrıs açıklarından çıkarılan 4 yy. ' da batmış Yunan ticaret gemisinin kalıntıları ve enkazı sergileniyor. Korsanlar tarafından batırıldığına işaret ediliyor. Sergilenen tüm parçalar orijinal ve dönemin ticaret unsurları.
Kale gezimizin ardından semtin en işlek pastanesinde biraz soluklanıyor ve en çok talep gören tatlılarını deniyoruz. Bir sonraki durağımız Bellabais Manastırı oluyor.
Burası Beylerbey' i Köyünde bulunan tarihi bir manastır. Gotik mimarinin Doğu örneklerinden birisi olan manastır inanılmaz etkileyici. 1187 yılında manastıra ilk yerleşenler Kudüs' ten göç eden Augustinian mezhebi rahipleriymiş. Kıbrıs Osmanlı tarafından fethinden sonra manastır, Kıbrıs Ortodoks Kilisesine verilmiş. 1974 Barış Harekatından sonra manastır eski eserler ve müzeler himayesine alınmış.
Bakmaya doyamadığımız manastır gezimizden sonra Süleyman Paşa Köşküne geçiyoruz.
Kimine göre Makarios' un köşkü. Anlatılana göre ise Kıbrıs valisi Süleyman Paşa tarafından yapılmış muhteşem manzaralı bir köşk. Köşkte misafir ve toplantı salonları, seyir terası, dinlenme odası bulunuyor. Kartal Yuvasını andıran köşk döneminin önemli yapılarından birisi.
Biraz soluklandıktan sonra yakın bir sahile gidip kendimizi Akdeniz' in eşsiz berrak ama bir o kadar da ılık suyuna bırakıyoruz. Gezimizi bulunduğumuz bölgede bitirmeye hazırlanırken Kıbrıs' ta sondan bir önceki günümüz için enerji depoluyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder