İTALYA GÜNLÜĞÜM - Roma ve Vatikan
Neredeyse bütün yazı evde geçirdikten sonra yaz sonunda şans yüzümüze güldü . Yaklaşık 2 ay öncesinde aldığımız İtalya turunun tarihi ülkemizin içinde bulunduğu OHAL dönemine denk gelince, izinlerin de iptali ile seyahat durumumuz söz konusu bile olmamıştı. Ağustos ayı sonunda izin iptalleri ve yurt dışı çıkış yasaklarının kalkmasıyla ( vize süremizde devam ettiğinden) tatil tekrar gündeme geldi ve koşullar zorlanıp yeni bir tur tarihi bulabildik .
Bu süreçte vize almak tam anlamıyla işkenceydi diye düşünüyorduk ki beterin beteri varmış son gün hatta son dakika bile peşinden koştuğumuz evrakları tamamlamak insanın sabrını test eder türden oldu. Cuma gecesi 23.45 de uçağımız vardı ve biz tamamlanması gereken son evraklardan cuma sabahı haberdar olmuştuk ( sorumluları anmak bile istemiyorum) ve işlemler sonlandığında saat 16:30 civarıydı. Neyse ki son dakika gollerinin sonu gelmişti nihayet havaalanına doğru yola çıkabilmiştik.
Gidebilecek miyiz acaba yoksa yine ' şu evrakta olması gerek ' deyip bizi kapıdan mı döndürecekler derken uçağımıza hayalmişcesine binip 2 saat sonra Roma ' ya ayak bastığımızın gerçekliği ile rehberimizle buluştuk ve otelimize yol aldık.
Ertesi sabah 06.30 da uyandırıldık. Hazırlanıp kahvaltıya indik. Bulunduğumuz otelin Türk gruba alışkın olmasından bizim standartlarımıza uygun kahvaltı yapabildik. Kahve tam benlik ama kruvasanla güne başlamak pek benim harcım değildi .
Hızlı bir kahvaltı , toplantı ve toparlanıp çıktık yola. İlk rotamız Collesium oldu.
Collesium ; bir diğer adı ise Flavianus Amfitiyatro . Aynı zamanda bir arena. Yapımına M.S. 72 yılında başlanıp M.S. 80 yılında tamamlanıyor. İmparatorların gladyatör dövüşü yaptırdıkları Roma'da ki en büyük amfitiyatro. Burada oturma düzenini ise sosyal statü belirliyor. Fotoğraflarının aksine harap olmuş bir görüntüsü var . Bunun en önemli sebebi ise yapıldığı dönemde tamamının mermerle kaplı olduğu Collesium 'un mermerlerinin zaman için de sökülerek kilise yapımında kullanılması ve depremlerde büyük oranda çalınmış olması.
UNESCO tarafından koruma altına alınan Collesium 'un içini gezemedik çünkü bir çok gezide de değineceğim gibi zaman kısıtlı , giriş ücretli ve uzun bilet kuyruğu vardı . Etrafında gezip görüp aracımıza geri döndük.
Bir sonra ki durağımız Vatikan oldu. Vatikan 'a geleceğimiz için diz hizasında ve omuzları kapatan giyisiler tercih ettik . Aksi halde San Pietro Kilisesi'ne girmemize izin vermeyeceklerdi.
Vatikan; katoliklerin başkenti ve dünyanın en küçük devleti. Muhafızlar tarafından korunuyor ve çalışan sayısı oldukça fazla. Kurulduğu yer ise Aziz Petrus'un şehit edilip gömüldüğü yer. Vatikan ' a gitmişseniz San Pietro Kilisesi 'ni ve Sistina Şapeli mutlaka gezmelisiniz. Sistina Şapeli için öncesinden hafta içine bilet almak gerektiğinden onu internetteki sayfasında sanal olarak gezebildik sadece . San Pietro Kilisesi ile devam ettik Vatikan gezimize.
San Pietro dünyanın en büyük kilisesi. 60.000 kişi kapasiteli. İğne atsan yere düşmez derecesinde ise ziyaretçisi var. 7 euro karşılığı kilisenin en üst kısmına çıkılabiliyor ( Bunu da YAPMADILAR ) Dan Brown'un Melekler ve Şeytanlar kitabının konusu burada geçiyor dolayısıyla filmi de burada çekilmiş.
Papa seçimi ise Sistine Şapeli'nde yapılıyormuş. Kardinaller seçim öncesi Sistine Şapeline giriyor ve kapı üzerlerinden kilitleniyor. Eğer kardinaller kendi aralarında oy birliğine varamamışsa her sayım sonrası Sistine Şapeli 'nin bacasından siyah duman çıkarmış. Bu papanın seçilemediği anlamına geliyormuş. Eğer Papa seçilirse seçim kağıtları bir kimyasal ile birlikte yakılır bacadan beyaz duman çıkması sağlanırmış. Her pazar günü Papa konuşma yapıyor burada .
Vatikan müzesi, katedral , Sistine Şapeli görülmeye değer ama 1- 2 saatte gezip bitirilecek gibi değil. Özellikle Sistine Şapeli' ne bir hafta ayırsanız anca yetiyormuş.
Turumuzu tamamlayıp Roma Sokaklarına yöneliyoruz. Vittorio Emanuele II Abidesinin önünden şöyle bir geçip , Aşk Çeşmesine (Fontana Di Trevi) gidiyoruz.
Çeşme başına oturup sağ elinizle sol omuzunuz üzerinden bozuk para atarsanız dileğiniz gerçekleşirmiş unutmayın . Tabi İtalya' da bu tip inanışların çok olduğunu gezimizin ilerleyen günlerinde daha iyi gördük. Çeşmeye atılan paraların yıl sonu cirosu çeşmenin tamirat masrafını fazlasıyla karşılıyormuş desem kalabalığı gözünüzün önüne getirmeye yardımcı olurum . Çeşmenin başında ki heykeller ise şöyle; ortada Deniz Tanrısı Neptün, Solunda bereket ve sağında ise sağlık tanrısı yer alıyor. Dileğimizi dileyip, çeşmede soluklanıp yemek yemek için mola veriyoruz.
Çeşme başına oturup sağ elinizle sol omuzunuz üzerinden bozuk para atarsanız dileğiniz gerçekleşirmiş unutmayın . Tabi İtalya' da bu tip inanışların çok olduğunu gezimizin ilerleyen günlerinde daha iyi gördük. Çeşmeye atılan paraların yıl sonu cirosu çeşmenin tamirat masrafını fazlasıyla karşılıyormuş desem kalabalığı gözünüzün önüne getirmeye yardımcı olurum . Çeşmenin başında ki heykeller ise şöyle; ortada Deniz Tanrısı Neptün, Solunda bereket ve sağında ise sağlık tanrısı yer alıyor. Dileğimizi dileyip, çeşmede soluklanıp yemek yemek için mola veriyoruz.
Oturacak yeri zor bulduğumuz ve tek Wc si olan en yakın pizzacıya giriyoruz. Ben enginarlı eşim ise patlıcanlı olmak üzere 4 dilim pizza ve iki şişe kolaya 13 euro 20 cent ödüyoruz. Karnımızı doyurduktan sonra yakında bir eczane bulup yara bandı alıyoruz . Siz siz olun uzun yürüyüşlü gezilerde özellikle turla olanlarda en rahat ayakkabınızı giyin .
Aşk Çeşmesinden ayrılıyor kısa bir mesafe yürüdükten sonra İspanyol Merdivenlerine ulaşıyoruz. Tadilatta olduğu için etrafı barikatlı olan merdivenlere çıkamıyor bir iki fotoğraf çekilebiliyoruz. 138 basamaktan oluşan İspanyol Merdivenleri adını orada bulunan İspanya elçiliğinden alıyor. Merdivenlerin en üst arka kısmında Trinita dei Monti kilisesi bulunuyor ve ön cephe manzarası mükemmel.
Tatlı ihtiyacı duyuyoruz ve Roma'nın meşhur Pompi pastanesinden klasik tiramisu alıyoruz. Tiramisunun bir çok çeşidi var. Gözümüz onlarda kalsa da bir adet klasikle yetiniyor ve daha fazla almadığımıza pişman oluyoruz. Çünkü dünyanın en iyi tiramisusunu yemiş bulunuyoruz.
Bu esnada Pompi'nin arka sokaklarında Carrefour bulup içecek birşeyler alıyoruz . Saat 19.00 sıralarında grupla toplanıp otobüsümüze dönüyoruz.
Roma izlenimime gelince ; Roma pahalı, kalabalık , turist çokluğundan diye düşündüğüm ara sokakları ağır kokulu bir şehir. Evet tarihi yerlere, kültüre doyamıyorsun ama bunlarda kusurlarını oluşturuyor maalesef.
İtalya da ilk günümüzü fazla yorgun ve de güzel duygularla bitiriyoruz. Ertesi gün Napoli, Pompei Kenti ve Sorrento Sahilleri bizi bekliyor.
Arkası yarın :)
Yorumlar
Yorum Gönder