KIBRIS' IN ACI LİMONLARI - 3 (Lawrence Durell)
Bir gün önce Kapalı Maraş' ta günün ve sıcağın yorgunluğunu dünyanın en güzel denizine girerek yatıştırdık. Deniz, Kapalı Maraş'ın durumu dolayısıyla bakir, temiz, ılık ve deniz canlılarını akvaryum misali izleyebildiğimiz şahanelikteydi. Sonrasında yemeğimizi yedik, akşamı sahili, Maraş'ı izleyerek geçirdik. Gecesinde evimize döndük.
Ertesi gün diğer güne nazaran biraz uyuyabildiğimden daha dinlenmiş uyandım. Bugün için yakın mesafede başlayan bir tur planı yapıp gezimize çıkış verdik.
İlk etapta sokak olarak da yakınımızda olan Barbarlık Müzesine gittik.
Dünün hissettirdiklerini dürttü burada gördüklerim, okuduklarım. Aynı acı, aynı yoksun vicdan, aynı çaresizlik... Ne desem söz değil..
Kanlı Noel vahşetini sergileyen bu ev günümüzde kaybettiklerimizi anmak ve katliamı hatırlatmak adına Barbarlık Müzesi olarak ziyarete açılmış.
1964 yılının Aralık ayı. Dr. Binbaşı Nihat İlhan hastanede görevi başında. İki oğlu ve eşi ev sahipleri çiftle beraber yemek yemek üzere evlerindeler. Ev kısa bir süre sonra silahlı Rum örgütleri tarafından baskına uğruyor. Aile kurşuna diziliyor.
Ev girişten itibaren kronoloji duvarı, evrak- gazete kupürleri- açıklamaları- resimler, ailenin eşyaları, o sırada kullandıkları kıyafetleri, olayın simüle edildiği dijital içerikli banyo, kurşunların isabet ettiği alanları gösteren işaretler, belgesel odası olmak üzere olayı ve dönemi ziyaretçisine ayrıntıları ile anlatıyor.
Barbarlığın boyutunu sergileyen bu ev Lefkoşa'nın Kumsal semtimde yer alıyor.
Girdiğin o evde kalbinin beyninin zorlukla algılamaya çalıştığı, kabullenmekte güçlük çektiğin bir tarihe tanıklık ediyorsun. Günün sonunda tüm yaraları geçmişte olduğu gibi beraberce sardığını, saracağını yüreğine anlatmaya çabalıyorsun.
Müze çıkışında sıcak çok bastırmadan Lefkoşa sokaklarında biraz yürüyüp, müzeyi- olayları- hislerimizi konuşuyoruz. Yavaş adımlarla bir süre dinlenmek üzere eve yöneliyoruz. Çünkü öğleden sonraki rotamız ' Mavi Köşk'.
Mavi Köşk diğer adı ile Kaçakçının evi; Girne'nin en turistik yapılarından birisi. Ortadoğu'nun en ünlü kaçakçısı aynı zamanda ne tezat ki avukatı Paulo Paolides' in karmaşık ve bir o kadar da can korkusu ile en ufak ayrıntısına kadar düşünülmüş köşkü.
Paulo Paolides; Kıbrıs'ta doğmuş İtalyan asıllı bir Rum. Avukat olmasının aksine ün salmış bir silah tüccarı. Dönemin başpiskoposu Makarios' un avukatlığını yapmış. Avukatlık onun için tüccarlığının paravanı olmuş. Sahibi olduğu Mavi Köşk'ü ise kendisinin tüm bölgeyi görebileceği fakat dışarıdan birinin görüp kolayca ulaşamayacağı şekilde konumlandırmış ve tasarlamış.
Mavi Köşk; Paolides'in yaşam alanı, görüşmelerini iş birliklerini yaptığı bürosu olmakla beraber bir silah dağıtım merkezi. İki katlı lüks bir tasarımı var. Her odanın kalacak olan kişisine göre rengi ve anlamı mevcut. Günümüzde dahi şaşırtıcı mekanizmalara sahip. Lüks olduğu kadar gizemli bir yapı. Zamanının ünlü isimlerini misafir etmiş bir köşk. Sophia Loren, Elizabeth Taylor gibi isimlerin köşkte süt banyosu yaptığı da söylentiler arasında.
Kaçakçı Paolides, Barış Harekatının başlaması ile kendi yaptırdığı tünelleri kullanarak adayı terk ediyor. Kaçtıktan sonraki yıllarda bir şekilde köşkün tamiratını finanse ediyor. 1986 yılında İtalyan mafyası tarafından infaz edildiği duyuluyor.
Hayretler içinde gezdiğim Mavi Köşk'ten ayrılıp zamanımızın kalanını bir şeyler yemeye içmeye, müziğe ayırıyoruz. İlerleyen saatlerde sakin Lefkoşa' ya dönüş yoluna koyuluyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder