İTALYA GÜNLÜĞÜM - Venedik
Merhaba sevgili bloğum. Çok uzun bir ara oldu bu defa. 4 yıl kadar 😏 Bir tazelenme süreci gibiydi bu ara. Değişen çok şey oldu aynı zamanda. İhtiyacım varmış demek. Bu süreçte neler yaptığımdan bahsetmeden Venedik yazımı bitireyim. Sonra bol bol dertleşiriz
Verona'da hatta İtalya'da son sabahımızda kahvaltımızı yapıp eşyalarımızı topladık. Venedik'e yolculuğumuz başlamış oldu. Baştan söylemeliyim; Venedik için 1 gün kesinlikle çok kısıtlı. Birkaç günü buraya ayırıp doyasıya gezmeli. Adaları, müze ve meydanlarıyla başlı başına kütür, tarih şehri. Aşk ve Venedik ise doğru bir ikili. Hissettiğiniz bir romantizm havası mevcut. Şuan nerede Venedik'e dair bir şey görsem gözlerimden kalp emojileri çıkıyor olabilir.
Murano; Venedik lagününde bulunan, cam işçiliği, zanaatkarları ile meşhur şirin bir ada.
Murano' ya adım atar atmaz bir cam atölyesine yöneldik. Bize başka turist gruplarının da olduğu bir alanda camı işledikleri bir tanıtım yaptılar. Murano cam ustalığında markalaşmış bir ada. Adada cam ürünlerinin ve hediyelik eşyalarının satıldığı bir çok dükkan var. Üzerinden zaman geçtiği için fiyatları hatırlamıyorum ama almadığıma göre pahalı gelmiş olmalı 😊
Murano' da yarım saat 45 dakikalık bir gezintiden sonra toparlanıp tekrar bir vapuretto ile Burano Adasına yöneldik.
Burano Adası'nda gözünüze çarpacak ilk şey rengarenk ve kutu gibi yan yana dizilmiş evleri. Her renkten ev görebilirsiniz. Evleri birbirinden farklı renklere boyama sebeplerine ise 'bir zamanlar adada çok sis olduğu ve balıkçıların siste evlerini bulabilmek için evlerini renkli boyadıkları' söyleniyor. Tabi bunun gibi başka hikayeler de var, ancak bunlar şehir efsanesi niteliğinde.
Burano Adası'nın ise dantel işçiliği meşhur. Dantelden yelpazeler, şemsiyeler, çeşitli örtüler, el emeği göz nuru ürünler karşınıza çıkacak. Geçmişte Kıbrıs ve bir çok bölgeye satılmış bu güzelim danteller. Buraya özgü kurabiyelerin satıldığı dükkanların birinden adanın meşhur ' S ' kurabiyelerinden yanımıza yolluk aldık. Kısıtlı zamanımızda gezebildiğimiz kadar gezindik. Etrafta çok sayıda turist ve rengarenk evler eşliğinde kafe ve restoran vardı. Ama bu son günümüz olduğu için adada çok oyalanmadan tekrar bir vapuretto ile San Marco meydanına geçtik.
Hınca hınç kalabalık, ilk karşılaştığımız ama şaşırmadığımız bir durumdu.
Venedik'in simgelerinden olan San Marco Bazilikası, San Marco Çan Kulesi, Dükler Sarayı burada bulunmakta. Dini, politik ve sosyal anlamda önemli bir merkez. Kısaca Venedik'in kalbi San Marco.
Oldukça pahalı restoranlar , çok sayıda kafe ve oteller mevcut. Burada da adım başı hediyelik eşya dükkanı bulabilirsiniz. Özellikle çeşit çeşit maske satan butik dükkanları epey fazla. Bunun nedeni ise her yıl Şubat ayında Venedik'in tıpkı bir Maskeli Baloya sahne olması. Dünyanın pek çok ülkesinden insanın ihtişamlı kostümler ve birbirinden ilginç maskelerle eşi benzeri olmayan bu karnavala katılımı ile yılın o zamanları Venedik daha bir renkleniyor, şenleniyormuş.
Gelelim Venedik kanallarında yapılan efsanevi gondol turlarına. Gondol turu için zamanınız ve imkanınız varsa Venedik sembolü olmazsa olmaz bir anıyı cebinize atmış olursunuz.
Bütün gün Venedik sokaklarında köşe bucak yürüyüp hava kararmasına yakın San Marco Meydanı'na geri döndük. Etraftan gelen keman sesleri eşliğinde izlediğimiz manzara o günün finaline çok yakışan ve özleyerek hatırlayacağım bir andı.
Sonrasında ekibimizle buluşup butik bir restoranda akşam yemeğimizi yedik. Son sohbetler ve içimizdeki buruklukla restorandan ayrılıp Venedik havaalanına geçtik.
Uzun süre bekledik, hatta bu bekleyiş esnasında polis yoklamalarına denk geldik. Tur grubumuzda, herkesin üzerinde tüm haftanın yorgunluğu olacak ki olduğu yerde uyuyanlar, ev moduna orada geçenler hepsi bir aradaydı.
Uçağımız kalktıktan aşağı yukarı 2 saat sonra, sabahın erken saatlerinde İzmir' e dönmüştük. Ama kalbimizin bir köşesini Venedik'te bırakmıştık.
Yorumlar
Yorum Gönder