YÜZYILLIK PANDEMİ

 


  Uzun bir süre buralara uğramamışken paralel evrende neler olmuştu?

  On yıllık planlarımızı günbegün yapmaya devam ettim. Gezilecek yerler,  yeni keşifler, yeni hayaller ...


  Derken tabii bunları gerçekleştirmek üzere minik minik adımlamaya başlamıştık. Yeşil pasaportlarımızı edinmiş, yeni düzenlemeler yapmış, hatta radikal kararlar almak için konfor alanımızı esnetiyorduk.

  Hiçbirimizin öngöremeyeceği bu sürecin içinde kendimizi buluverdik. Yaşadığımız yüzyıla, bizim nesillere denk gelen ' bu kadar da olmaz ' dediğimiz bir pandeminin içindeydik. Bu  ana kadar -Pandemi- kelimesini kaç kere cümle içinde kullanmış, kaçımız lügatında bulundurmuştu?


   Covid salgını, karantinalar, 'lockdown'lar vs. Benim de düşüncem herkes gibi bu salgının yaza biteceği yönündeydi ki, üzerinden bir yıl geçti, yeni mutantlar ortaya çıktı,  hala birçok belirsizlikle  beraber süreç devam ediyor. 

   Ne garip insan alışma eğilimli bir canlı. ' Yeni normalimize ' eskiyi garipseyerek epeyce adapte olduk gibi görünüyor. Örneğin artık izlediğim bir filmde biri önce yere sonra kendine dokunuyorsa bu dokunma hali benim için kabul edilemez bir hijyen sorunu. Kalabalık fotoğraflar artık çok şaşırtıcı. Hatta çok yakın bir zamanda rüyamda maskemi unutup dışarı çıkıyordum ve korkunçtu. Görünen o ki her şey normale dönse bile bu alışkanlıklar bizimle beraber devam edecek .

  Bu süreç anlattığım kadar basit geçmedi elbette. Kayıplarımız, düzenlerimizin değişmesi, sağlık problemleri, iş koşulları, sayısız sıkıntı yaşadıklarımıza dahil oldu pek çoğumuz için. 

  Ama yine de  imkanlar doğrultusunda belki farkındalık kazandık, belki beceri geliştirdik, daha üretken daha iyileştirici olabildik. Yavaşladık,  durduk ve düşündük.  Anı düşündük, burada  ve anda kalmayı düşündük. Öğrendik. Ertelememeyi, aynı anda iki işe koşmamayı, kıymet vermeyi öğrendik. Beklemek ve sabır ayrıntıları farketmemizi sağladı. Belki de  kanalize olduklarımızı düşündüğümüzde şanslıydık.




  İnkalarla ilgili dinlediğim bir hikayede şöyle bir sözle karşılaşmıştım. ' O kadar hızlı gittik ki , ruhlarımız geride kaldı.'

  Peki ya siz , ruhları ' beni bırakın siz devam edin ' diyenlerden misiniz?

  Yoksa Milan Kundera'nın  ' telaşın hayatı yüzeyselleştirdiği' kanısında hemfikir mi?

                                                                                 Sağlıklı günlere...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTALYA GÜNLÜĞÜM - Napoli, Pompei Kenti, Sorrento Sahilleri

ANIT AĞAÇ

BİR ANNEANNE SÖZLÜĞÜ